Sadullah Gülten - HETERODOKS DERVİŞLER ve ALEVÎLER
Türkler, IX. yüzyılın sonlarından itibaren, kitleler halinde İslamiyet’i kabul ederken, bir yandan da güçlü bir şekilde, eski inançlarını İslamî bir cila altında yaşamaya devam etmişlerdir. Onlar, Anadolu’ya gelişleri sırasında ve Anadolu’da karşılaştıkları inanç ve kültlerden etkilenerek, bunları da bünyelerine almayı ihmal etmemişler, böylece çok katmanlı bir inanç dünyası oluşturmuşlardır. Anadolu’ya gelen Türkmenler dinî bilgilerini dillerini kolayca anlayabildikleri abdal, ata, dede ve baba unvanlarını taşıyan Yesevî, Kalenderî, Haydarî, Vefaî, Babaî ve Bektaşî tarikatlarına mensup derviş ve şeyhlerden öğrendiler. Muhtelif tarikatlara mensup bu dervişlerin Türkmenlere öğrettiği Müslümanlık, onların yaşayışına uygun, sade ve daha çok menkıbelere dayalı, tasavvufî yönü ağır basan bir anlayışa sahipti. Yesevî, Vefaî, Kalenderî, Haydarî, Hurufî, Babaî ve sonrasında ise bunların birleşimi olan Bektaşî tarikatına mensup olan bu dervişler, etraflarında bulunan nüfusun da etkisiyle Anadolu’nun her köşesinde zaviyeler kurarak faaliyette bulunmuşlardır. İşte Alevî ocak kurucusu olarak kabul edilen kişilerin neredeyse tamamı, isimleri sayılan tarikatların temsilcisi olan bu heterodoks dervişlerdir. Elinizdeki bu çalışmada, heterodoks dervişlere ve onların Anadolu’daki izlerine dair önemli bilgiler yer almaktadır.